Ressam Doç. Dr. Erol Kılıç, eserlerinde Selçuklu ve Osmanlı sanatının yüzyıllar içinde oluşturduğu mistik estetik dili, bir araya getirdiğini belirterek, “Çağdaş sanatın yaratıcı özelliği ile yeniden hayat bulmasını sağladım. Resim bir anlam ifade etmesi için yapılan bir şey değildir” dedi.

Sanat yapmayı bir problemi çözme isteği olarak tanımlayan Doç. Dr. Kılıç, “Bir probleminiz varsa bir rahatsızlığınız var demektir. Sanatçılarda rahatsızlığı gidermek için sanatını yapar. Bu rahatsızlık içsel rahatsızlıktır. Esinlendiğiniz ve etkilendiğiniz durumlar vardır” diye konuştu.




“Bu esinlenme ve etkilenme sonucu harekete geçersiniz. Ne kadar sık etkilenme ve esinlenme olursa sanata yoğunlaşmanızda o kadar artar” diyen Doç. Dr. Kılıç, “Sanatta, insan olgunlaştığı zaman yaratma heyecanını gidermek ister ve o kendiliğinden olan bir durumdur. O heyecan varsa üretebilirsiniz” ifadelerini kullandı.

Selçuklu ve Osmanlı’dan etkilenerek şimdiye kadar 300’e yakın eser ürettiğini kaydeden Doç. Dr. Kılıç, öyle devam etti:

“Beni etkileyen şeyler kültürel ve tarihsel süreçlerdir. Burada tarih vardır kültürel imgeler vardır. Yaşanmış değerlerin sembolik yansımaları vardır. Bunlar her an karşımıza çıkan şeylerdir. Taş, mermer ya da ahşap üzerine yapılmış kültürel imgelerin kalıntılarını her yerde görürüz. Bunlar zaman içerisinde eskimiş ve yıpranmıştır. Yıpranarak kendi plastizimini oluşturmuştur. Beni rahatsız eden bu tür objelerdir. Resimlerimde bunların yansımaları ve izleri görülür. Bunlar inançla da birleşince ‘Mistik İzler’e dönüşür.



Kullandığım teknik diğer sanatçılarımızın kullandığı teknikten farklı. Akrilik boya tekniği ama bu sadece boya değil. Akriliğin imkânlarını zorlayarak, orada kalın boya tabakalarıyla, kaligrafik doku elde ediyorum. Neden kaligrafik doku? Çünkü gelenekle olan ilişkisini bulmak istiyorum. Geleneğimizde yazı kültürü var. Resimlerimin de satır aralığına baktığınızda bu izleri görürsünüz. Sanatçı sıradan değildir. Sanatçılar sıradanlığı sevmezler. Çünkü sıradan olmak bir şeylerin farkında olmamaktır. Yaşamdaki derin izleri sanatımıza vermeye çalışıyorum. Aslında sanatçı dediğimiz kişi bu hayatın güzelliğinin sarhoşluğuna kapılandır.”

Kılıç’ın 28 eserinin yer aldığı sergi, Sanko Sanat Galerisi’nde 29 Aralık’a kadar gezilebilecek.

SANATÇI
Kayseri’de 1961 yılında doğan sanatçı, 1985’te Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Bölümünden mezun oldu. 1994 yılında Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde öğretim Üyesi olarak göreve başlayan sanatçı, 2000’de doktorasını tamamladı.

2003 yılında Akdeniz Üniversitesi Güzel sanatlar Fakültesinde göreve başlayan sanatçı, aynı yıl Antalya–Nürnberg kardeş şehir anlaşması kapsamında sanatçı değişim programı ile Almanya’nın Nürnberg kentinde araştırma ve inceleme yapmak üzere görevlendirildi.

1996- 2004 yılları arasında başta Almanya olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde müzeleri ziyaret ederek incelemelerde bulunan ve 2008’de doçent olan sanatçı, Akdeniz Üniversitesi Güzel sanatlar Fakültesi’nde görevine devam ediyor.

Zaman içerisinde oluşmuş geleneksel sanatların görsel dilini dünyaya taşıma gayreti içinde olan ve son yıllarda çıkış yapan önemli çağdaş sanatçılarımızdan birisi olan Kılıç, kültürel imgelerle kurguladığı resimlerinde, özgün bir boya plastizmi ile bazen minyatürlü bir elyazmasında yorumladığı silsilenamelerle ön plana çıkarırken, bazen de 15 ve 16. yüzyılın özelliği olan Kâbe tasvirli çinilerle bizi karşılıyor.

Sanatçı mistik deneyimlerin görünmeyen imgelerini resimsel ifadede görünür kılmakta, mistik dille ilgili görsel bir başlangıç yapmaktadır. Erol Kılıç’ın geleneksel kültürün esinleriyle içselleştirdiği yapıtları, Türk sanatçılarına yeni bir yol açmakta ve dünya sanatına farklı bir boyut sunmaktadır.
Editör: Haber Merkezi