Konferansa, Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcısı İlker Yazıcı, Adli Yargı Adalet Komisyonu ve 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ahmet Şeker, 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ayhan Can,  4. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hasan Doğan, Kahramanmaraş İdare Mahkemesi Başkanı Emin Öztürk, Vergi Mahkemesi Başkanı Gökhan Balaban, çok sayıda Hakim ve Cumhuriyet Savcıları, Avukatlar, Hakim ve Savcı Stajyerleri, Yazı İşleri Müdürleri ile Adliye Personelleri katılırken,  sivil vatandaşlar da ilgi gösterdi.

Saygı duruşu ve istiklal Marşı’nın okunması ile başlayan programda ilk konuşmacı olarak söz alan Cumhuriyet Başsavcısı İlker Yazıcı konuşmasında özetle; “Halk şiirinin büyük ustası Karacaoğlan'dan, modern şiirin önemli temsilcisi Necip Fazıl'a, Erdem Bayazıt'tan Cahit Zarifoğlu'na, Nuri Pakdil'den Âşık Mahzuni'ye kadar pek çok şair ve yazarı yetiştiren Kahramanmaraş ‘ın şairler şehri ünvanını sonuna kadar hak etmiştir.

Geçmişten günümüze, birçok edebiyatçının yolunun kesiştiği bu güzel şehrin 1950'li yıllarda edebiyatta 'Maraş Ekolü' diye anılan ekole de ev sahipliği yapmıştır, edebiyat ve şiir çok okuyan, kelimeleri önemseyen, hayal dünyasını olağanüstü besleyen sanat dalları olarak ayrı bir öneme haizdir.  

Yine bu nedenle Ülkemizde bu alanlarda eserleri bulunan tüm  şair ve yazarlarımız bizim en kıymetli hazinelerimizdir. Bazı insan hazinelerimiz ise çok daha yakından tanımaya ve daha çok vakit ayırmaya layıktır. Bu insan hazinelerimizden olan ve bir dönem Türk edebiyatına damga vuran, 1950 ve 1970'li yıllar arasında Kahramanmaraş’ta aynı lisede okuyan yedi gencin, hayatları, dostlukları, edebiyata, şiire, sundukları eserleri, davaları ve davalarına  olan adanmışlıkları bu gün başta genç nesillerimiz olmak üzere hepimizin yolunu aydınlatan ışık olacaktır” dedi.

Öğretim Görevlisi Memduh Atalay ise konuşmasında; “Rus romancılar için söylenen bir söz vardır Gogol'un Paltosundan çıktık diye.Türkiye'de yerli ve milli damarı olan sanatçılar da Necip Fazıl'ın fikir ,sanat ve düşünce ikliminde neşvünema bulmuşlardır. Bu durum Maraşlı sanatçılar için bilhassa böyledir. Üniversite okumak için büyük şehre giden Anadolu gençleri bir şekilde Necip Fazıl'ın ekseninde kendini buluyor ve yetenekli olanların sanat ve edebiyat aşkı ortaya çıkıyordu. Yedi Güzel Adam adlandırmasını Edebiyat ve Mavera dergisinde yer alan arkadaşlara münhasır kılmamak daha doğru düşünüyorum. Ashabı Kehf ve Arşın gölgesinde gölgelenecek yedi güzel adam tarifi olarak Hadisi Şerifte yer alan bir remz şahsiyetler olarak görmek gerekir ki derdi ve fikri olan her sahih kişi bu yediye dahil edilebilir.  Gündemde yer alan filmi yapılan Yedi Güzel Adam'ı "Yabancılaşma edebiyatla başladı öze dönüş de edebiyatla olmalıdır" tezi çerçevesinde yürüten sanatkarlar olarak görebiliriz.

Nuri Pakdil bir Kudüs şairi olarak adlandırılacak kadar ömrü boyunca Kudüs vurgusu yapan bir şairdir. Rasim Özdenören bu zümrenin en tahlilcisi ve şifre çözücüsüdür. Zarifoğlu mistik, sembolik ve derin duyuşların sanatkarı ve çocuk edebiyatında da yeni bir ekol olarak ele alınabilir. Akif İnan'ın ayrıca toplumsal eylemciliği, Erdem Beyazıt'ın siyaset denemesi de bu çerçevede ele alınabilir. Her halükarda bu sanatçıların en azından üçü ölmeden önce devlet tarafından kıymeti bilinen sanatçı olmuşlardır. Türk sanat ve düşünce dünyasının evrensele açık yerli ve köke bağlı, adı geçen Yedi Güzel Adam'ını yaşayanları minnetle ölenleri rahmetle anarken eserlerinin her eve girmesini, okunmasını, şerh edilip yeni şeyler söylemeye katkı sağlamasını temenni ediyorum” dedi.

Daha sonra sanatçılardan örnek şiirler okuyan Atalay; "Bu coğrafyanın yedi güzel adamı en son ocak olan ailede yeni seslerle düşünce ve sanat dünyamıza ışık olacaktır " temennisiyle sözlerini tamamladı.

Programın sonunda günün hatırası olarak takdim olunan hediye akabinde programın sona erdi.

Editör: Haber Merkezi