İslam âleminin metbû devleti Türkiye, istikamet tayinine muhtaçtır. Zira gündelik siyasi ve içtimai hadiselerin tezahürleri bizlere gösteriyor ki, ülkemizde ve bu coğrafyada müthiş bir zihni hareketlilik başlıyor.

   Haki Demir’in “İkinci Kurtuluş Savaşları” diye belirttiği bu yüzyıl, “oluş” ve “bitiş” serüvenlerini bünyesinde bulunduran bir çağdır. Bu yeni çağı, İslam medeniyet tasavvuru etrafında şekillendirmek hülyalarımızı süsleyen bir hayal şimdilik. Lakin Allahın izni, bizlerin gayretiyle bu hayal gerçekleşecektir.

   Yazının başlangıcında Türkiye’yi İslam aleminin metbûu olarak belirttik. Bu tesbitimiz bedihi bir hakikat belirtir. Zira İslam aleminin lideri tarihi şartlar muvacehesinde düşünüldüğü zaman Türkiye’dir. A.K.P iktidarıyla beraber bir çok şeyin değiştiğine şahit olmaktayız. Şu bir gerçektir ki, mevcut iktidar Kemalist anlayışı ve rejimi derinden sarsmıştır.

 

***

   A.K.P iktidarına kadar tek kurtuluş yolunu, Avrupa Birliğe’ne kayıtsız şartsız girmek olarak anlayan anlayış, bu fikrinden yavaş yavaş vazgeçmeye başlamıştır. Avrupa Birliği’nin kurtuluş yolu olduğuna dair bir takım düşünceler, bazıları tarafından ara ara dillendirilse de, yeni fikir ve kültür havzası oluşturma ihtiyacı daha geniş kitleler tarafından hissedilmektedir. Cumhuriyetin inkitaa uğrattığı irfan müktesebatımızda sanki bir canlanma başlıyor. Batıcı Kemalist sistemin, 80 yılda 80 bin badire atlattığını idrak eden geniş çevreler, ve Batı’nında gelinen noktada gerek ahlaki, gerekse içtimai buhranları görüldükçe, kurtuluş yolunun İslam irfan müktesebatında olduğu fikri, her geçen gün biraz daha anlaşılmaktadır. Bu hakikati idrak eden ünlü yönetmen Sinan Çetin, bir televizyon programında "Türkiye'nin adının Osmanlı olarak devam etmesini isterdim. Sözlerim gericilik olarak düşünülmesin, tam tersine devrimci konuşuyorum. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti, tüm zenginliklerimizi kapsamıyor" sözleriyle istikamet zaruretini dile getirmiştir.

 

***

   İkinci Kurtuluş savaşlarına eşlik edecek bu yeni çağda, “oluş” ve “doğuş” sırrını idrak edebilmemiz için kendimizle hesaplaşmaya girişmemiz gerekmektedir.

 

***

   Beklediğimiz Anadolu Rönesansı için  ilk iş, istikamet tayinidir. İstikamet tayin edilemezse mesafe alınamaz. İstikamet tayini demek, ayağımıza ayakkabıyı doğru şekilde giymek demektir. İstikametsizlik ise ayağımıza ters ayakbabı giymek kadar abesi iştigal bir durumdur.

   İstikametsizlik, çalkalanmaktan doğar.

   İstikametsizlik, nizamsızlıktan doğar.

   İstikametsizlik, fikirsizlikten doğar.

   Mübarek “oluş” sırrını gerçekleştirmenin ve bu yolda mesafe almanın ilk şartı istikamet tayinidir.