Suriye içindeki problemler bitmeden, komşuda beklenmedik gelişmeler devam ediyor.

Birincisi; Rusya uzun menzili füzelerini yanı başımıza yerleştirdi.

İkincisi; ABD dışındaki bazı NATO ülkeleri İncirlik hava sahasını kullanmak için izin istiyor.

Bunlardan da başımız bir hayli dertte olduğu anlaşılıyor.

Gövde gösterisine meraklı devletler, bizim tarlalarda çift sürmek istiyorlar. Dinamit atıp, bulanık sularda balık tutmak istiyorlar.

Bütün bunlardan kurtulmanın, ülkemize verecekleri zararları ötelemenin bir yolu olmalı. Bu yolu da devletimiz hükümetimiz bulmalı. Böyle bir ihtimal zor gözüküyor. Bizimkiler bir yanda Rusya’ya barış çubuğu uzatırken, bir yandan da ellerine benzin bidonu ile ateşe koşuyorlar. Haklı olduğumuzu bile bile!

Rusya Devlet başkanı Putin ise, pişman edeceğiz, naraları ile yangına körükle gidiyor.

Gazımızı kesiyor, ihracatımızı kesiyor şayet gücü tam yeterse nefesimizi kesecek.

Başımıza, kimin besleyip büyüttüğü tam tanımlanamayan bir İŞİD belası açtı, nasıl oldu ise hemen yanı başımızda peyda oldu. Hiç beklenmedik bir şekilde, uzun süredir iyi komşu ilişkisinde olan, milyar dolarlık alış veriş yapan Türk’lerle Rus’ları, savaşın eşiğine getirdi.

Hem de bir zamanlar Sarıkamış da olduğu gibi, gene kış günü.

Daha bizim anaların Sarıkamış ağıtlarının feryadı soğumamış iken.

Aziziye baba yurdum

Kafkasya’ya tabya kurdum

Benim korkum Rusya değil

Karakışa kurban verdim. (Zeliha teyzenin ağıdı)

Ben böyle anlamsız, yeni bir huzursuzluğa hayır diyorum.

Böyle bir savaşın getirisi olmadığı gibi götürecekleri iyi hesaplanmalı diyorum.

Bir özür dilemenin kimsenin gururunu inciteceğini sanmıyorum.

Gaz kesildiğinde, elektrik üreten donanımlar çalışmayacak, büyük oranda elektrikler kesilecek. Önümüz kış, ha Sarıkamış dağlarında soğuktan donarak ölmüşsün, ha evde beton yığınlarının arasında hastalanarak ölmüşsün farkı olur mu?

Türk hava sahasını bir çok kez ihlal eden bir Rus uçağının angajman kuralları gereği görevlilerce düşürülmesi, dünyada ilk defa olmadığı için, iki ülkenin savaş sebebi olmamalı?

Bu istenmedik olayı kapatmanın yolu çok basit bir şekilde özür dilemekle bulunmuşken, iki ülke liderlerinin birbirlerine kur yapması hangi akla hangi mantığa sığar.

Bir özür kelimesi, ölecek bir ana kuzusunun yanında bir şey ifade eder mi? Ya bu yüzlerce vatan evladı olursa, tarih hangi lideri kahraman yazar.

Sarıkamış da karakışta donarak ölen doksan binden fazla askerlerimizin sorumlusu Osmanlı paşası, Enver Paşayı dua ile yâd edeni hiç duydunuz mu?

Hiçbir lider durduk yerde ülkesini ateşe atmamalı.

Milli değerlerimiz için, ülkemin her karış toprağı için, benim canım binlerce kez feda olsun.

Suriye, benim milli değerim olabilir mi Allah aşkına. Zarardan başka ne verir bize.

Türkiye ile Rusya savaşa girmesin diyen, candan bir dost eli görebiliyor musunuz hiç?

Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan bizim milletimiz çileye alışkındır diyor.

Kendinden başka dostu olmayan, kimsesiz kimselerin çilesi bitsin istiyoruz.

Ekonomileri iyi olan ülkeler kendi topraklarında niye savaşmazlar hiç düşündünüz mü?

Demem o ki çile çekilecekse, hep beraber, seksen milyon çeksin, bu ülkenin kaymağını yiyen mutlu azınlık en önde, çileyi daha çok hissetmeli.

Sözde, kendi kendine yeten birkaç ülkeden biriyiz ama enerji alanında göbekten

Dışa bağımlı olmuşuz. Alternatifler üretmemişiz.

Yıllarca Enerji Bakanlığı yapan, Sayın Taner Yıldız bu günlerin hesabını niye yapmamış? Yıllarca makamı işgal edeceksin, ülke enerji dar boğazına düştüğünde bir çözümün olmayacak. Yeni Bakan Sayın Berat Albayrak’ın bu günlerde sesi çıkmıyor bu enerji bağımlılığına bir çözüm üreterek halkı rahatlatması gerekmiyor mu?

Atalarımızın( Kötü komşu insanı hacet sahibi yapar) güzel sözünü yerine getirsinler.

Birde Sayın R. Tayyib Erdoğan’a sözüm var. Bu millet sizi en tepeye çilelere son vermeniz için getirdi, çileleri sürdürmeniz için değil.

BEYTİ DOST’DAN: Biliniz ki GERÇEK, üstü örtülemeyecek nurdur.