15 Temmuz akşamı yaşanan kalkışma girişiminin ardından FÖTÖ’nün ne denli tehlikeli bir yapılanma olduğunu daha da iyi anladık.

İnsanların dini duygularını istismar ederek, maddi manevi sömüren, gelecek vaat eden zeki gençlerin zihnini yıkayarak birer vatan haini yetiştirmeye çalıştıklarına çok yakından tanık olduk.

Elbette hiçbir ebeveyn evladını onlara emanet ederken, bir gün başına geleceklerden, haberdar değildi. Amaç, çocuğum okusun adam olsun, hem de dinini diyanetini öğrensin idi.

Bu yapılanmanın ülke için tehdit olduğunu haykıranların sayısı azımsanamayacak kadar çoktu, ancak birçoğumuz 15 Temmuz’da gerçekler yüzümüze bir tokat gibi çarpıldığında anlayabildik. Osmanlı tokadını da o hainler yedi ama keşke böyle bir kalkışmaya tanık olmasaydık.

Bu hainler devletin en önemli kademelerini ele geçirmiş, sanki vücutta büyüyüp giden bir kanser gibi içten içe çürütmeye yok etmeye başlamış.

15 Temmuz akşamı yapılan kalkışmada, eğer Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın dik duruşu ve milletimizin azmi olmasaydı şimdi ülkemiz tam bir felaketin içerisindeydi.

Tehlike bertaraf edilse de, risk hala devam ediyor, herkes te bunun bilincinde.

Gözbebeğimiz, Peygamber Ocağı, Dünyanın en şerefli ordusu,  TSK nasıl temizlenecek?

Vatanımızı, devletimizi, canımızı, malımızı, namusumuzu emanet ettiğimiz ordumuzun mensuplarını seçim aşamasında FETÖ’nün nasıl usulsüzlükler yaptığını görmekteyiz.

Vatan Gazetesinin 25 Temmuz 2016 Tarihinde manşetine taşıdığı habere göre 2013 yılına kadar yazılı sınav sorularının çalındığını gözler önüne seriyor.

Örneğin; 2013 yılında yapılan sınavda tüm matematik sorularını bilen 1214 öğrenci iken, 2014 yılında ÖSYM tarafından önlem alındıktan sonra bu rakam 2’ye düşüyor. Bu durumun diğer derslerde de aynı olduğu görünüyor.

2013 yılından sonra yazılı sınavlarda usulsüzlük yapmayan örgüt, bu tarihinden sonra da mülakat sınavlarında devreye giriyor.

Emekli Tuğ. Gen. Adnan Tanrıverdi’nin Anadolu Ajansına yaptığı açıklamada, PYD’nin öncelikle askeri liseler, astsubay okulları ve Harp Akademilerinde usulsüzlük yaptığını belirtiyor.

Mülakat sınavının yapıldığı Hava Harp Okulu’nun darbe girişiminde başrolü oynaması, Hava Kuvvetlerindeki 3 generalden 2’sinin tutuklanması mülakat sınavındaki şüpheleri daha da üzerine çekiyor. Ki Kuleli Askeri Lisesi’ndeki 9, 10, 11 ve 12. sınıftaki öğrencilerin darbe kapsamında tutuklanmaları. 9. Sınıfların 2015 yılında, 10. Sınıfların 2014 yılında askeri lise sınavlarında başarılı olmalarından dolayı, mülakatta da terör örgütünün aktif rol aldığı şüphelerini artırıyor.

PEKİ, BURADA DEVLET NE YAPACAK?

Öncelikle tarihe bir göz atalım; Yeniçeri Ocağı kapatıldıktan sonra, Balkanları ve Kırım’ı kaybettik. Daha sonra açtığımız modern askeri okullarda yetiştirilen askerle Çanakkale ve Kurtuluş savaşını kazanmıştık.

Tarihi başarılarla dolu, bu okullar kapatılmadan çürük elmalar çöpe atılmalı.

2013 ve öncesi yazılı sınavların yenilenmesi gerekiyor.

2013 yılından sonraki yazılı ve spor etkinliklerinde üstün başarı gösteren ancak bu başarılara rağmen mülakatta elenen adayların tekrar çağrılarak sınava tabi tutularak, hem yenilen hakları teslim edilmeli hem de orduya vatansever askerler yetiştirilmeli.

Hükümetin kışlaları şehir dışına alma kararı yerinde bir karar. Fakat uçağı, tankı vs. her türlü savunma aracını kullanacak askeri personel komutanından değil de sözüm ona kanaat önderinden emir alırsa risk halen devam etmektedir.

Bu riski tamamı ile yok etmek gerekmektedir.

Cumhurbaşkanımızı yaveri konusunda uyaran Emekli Albay Ahmet Zeki Üçok, son 9 yılda FETÖ’cu kadrolardan TSK’ya % 80 öğrenci girişi olduğunu iddia etmektedir. Bu korkunç bir rakam. Dünyanın en güzel coğrafyasında yaşayan, Türk Milletini koruyan ve kollayan TSK mensuplarının Pensilvay’dan ve okyanus ötesinden yönetilmesi Türk milletinin vicdanını yaralamaktadır.

O kâbus gecesinde Cumhurbaşkanımızın dirayetli ve cesur duruşu, darbe girişiminden dolayı en az can ve mal kabıyla atlatmamızı sağladı.

Bundan sonra böyle bir riskin hiç olmaması için Türk Milletinin gerçek evlatları tarafından TSK’nın temsil edilmesi ivedilikle gerekmektedir.

Unutmayalım ki; Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal, Yarbay Rütbesiyle Çanakkale’de 19. Tümen Komutanlığı yapmıştır. Dolayısı ile Yüzbaşılarımız alayı, Alay komutanlarımız kolorduyu rahatlıkla yönetebilir. Yeter ki bu terör örgütü mensubu olmasın!

Bir daha kara günlerin yaşanmaması dileğiyle…