17-25 Aralık sonrası toplantılara katılmadığına da işaret eden Bağcı, Soruşturmayı sürdüren savcı hakkında belgelerle suç duyurusunda bulunacağının altını çizdi.

Baro Başkanlığı görevini 2014 yılından bu yana yürüttüğünü ifade eden ve Bağcı, göreve geldiği günden itibaren kente en iyi hizmet verebilmek için çalışmaları yürüttüğünü ifade etti. Gözaltına alınma sürecini de anlatan Bağcı, “Elimizden geldiği kadarıyla Kahramanmaraş’ta meslektaşlarımıza en iyi hizmeti verebilmek için 3’üncü yılımdayım. Son bir aydır da şahsımla ilgili siyasi ve hukuki bir linç kampanyası ile karşı karşıya olduğumu Kahramanmaraş kamuoyu biliyor. Şahsımla ilgili bu olayı Türkiye Barolar Birliği’nin Kanada’da ki bir programında öğrendim. Tabi bazı olumsuz haberler çıktı bu süreçle ilgili. Önceden haber alıp yurtdışına çıktığımı bazı basın mensupları yazdı ama bu program 2 ay öncesinden belirlenmişti. Vize işlemleri için pasaportlarımız gitti geldi ve tevafuk ki o tarihte ben oradayken hakkımdaki bu soruşturma başladı ve benim gibi birkaç arkadaşımla ilgili. Bu konuyla ilgili ise hakkımda Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan soruşturmada örgüt üyesi olduğuma dair FETÖ terör örgütü üyesi olduğuma dair bir soruşturma yapıldı. Bu soruşturma kapsamında da 3’üncü ayın 20’sinde Cumhuriyet Savcılığı’na ifadede bulundum. Akabinde aynı gün sorgu mahkemesine sevk edildim ve sorgu mahkemesinde de serbest bırakıldım. Bunun akabinde de Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma savcısı örgütlü soruşturma savcısı karara itiraz etti bir gün sonra tekrar bir üst mahkemede ifade için çağırıldım yani 3’üncü ayın 22’sinde orada da ifadem alındıktan sonra bazı meslektaşlarım tutuklandı biz yine serbest bırakıldık” diye konuştu.

YAPIYLA İLİŞKİMİ KESTİM

17-25 Aralık olaylarından sonra örgüt ile ilişkisini tamamen kestiğini ve toplantılara kesinlikle katılmadığına vurgu yapan Bağcı, örgüt ile ilişkisinin de cemaat olarak bilindiğinden dolayı olduğunu dile getirdi. Bağcı, “Burada şahsıma isnat edilen suçlama örgüt üyesi olmak, Baro'da 2005 yılından beri hizmet etmekteyim. Ondan önce 2003 yılından beride AK Parti camiasında siyaset yapmaktayım. Gençlik kollarından başlayan Disiplin Kurulu Yedek Üyeliği, İl Yönetim Kurulu Üyeliği ve arkasından İl Başkan Yardımcılığı görevlerimi icra ettikten sonrada şu anda da partimin Disiplin Kurulu Başkanlığını yapmaktayım. Hakkımda ki iddialar 17-25 Aralık’tan sonra toplantılara o zaman cemaat olarak bilinen ama şu anda terör örgütü olan FETÖ Terör Örgütü’nün toplantılarına katıldığıma dair birkaç tane beyanlar var. 17-25 Aralık öncesinde hem Cumhuriyet Savcısı’na hem de mahkemelerde beyanda bulundum. Bu toplantılarda bazen bulundum diye bizim gibi birçok insanda bulundu. 2013 yılından sonra 17-25 Aralık’tan sonra çok acık şekilde ifade edeyim bazı şeyleri gördük ve ben bu yapı ile ilişkimi kestim” ifadelerini kullandı.

HAKKIMDA 3 CÜMLE İLE BEYAN

Kendisine yönelik yapılan suçlamaların asılsız olduğunu işaret eden Bağcı, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Şimdi beyanda bulunuyorlar evet kesmişin ama diyor kripto olduğundan dolayı toplantılara katılmamışın diyor 2013 yılından sonra şimdi bizde dedik ki kripto kullansam o dosyada ya da daha üst kişilerle bire bir özel görüşmeler yapmam gerektiğini ifade ettim. Kriptolu insan toplantılardan muaf tutuluyorsa bazı kişilerle özel görüşmeler yapması gerekir. Böyle bir görüşmede yok. Bu kişilerle neyle haberleşmişim, Bylock telefon gibi bir şeyde yok. Şimdi 17-25 Aralık’tan sonra bu insanların yanına gitmemek bile benim şahsımda kendimi aklamam yönünde beni kurtarmıyor. Bana kripto yaftasını koydular. Kim koydu 2014 yılından sonra avukatlara sohbet verdiği iddia edilen şahıs emniyette konuşmamış, savcılıkta konuşmamış sorgu hakimliğinden ben burada yokken duruşma hakimine elinde küçük bir kağıtla eli titreyerek şu ifadelerde bulunmuş; “Benim emniyette ve savcılıkta söylemediğim bir hususu da burada söylemek istiyorum. Vahit Bağcı ile ilgili Vahit Bağcı’nın kripto olduğunu cemaatin özel bir elemanı örgütün ve AK Parti’nin içine yerleştirilmiştir” diye hakkımda 3 cümle ile beyanda bulunmuş. Biz bu söylemlere cevabını sunduk eğer kripto olsaydım sanki AK Parti’ye 2010 yılından sonra girmişim gibi bir hava oluşturuluyor. Benim AK Parti’ye girişim 2003 yılı gençlik kollarıdır. AK Parti için konvoylara katıldık yol kestik, bayrak astık mitingler düzenledik orada sunuculuk yaptık. İl Danışma Meclis Toplantılarında sunuculuk yaptık. Şimdi böyle bir isnatla karşı karşıya kalmak beni üzdü. Anlatmak itiyoruz kimse anlamak istemiyor. Hem siyasi hem hukuki bir linç girişiminin şu anda ortasındayım. Tabi işin ilginç yanı ben Kanada’dayken gözaltında ki avukat meslektaşımı arabasına alıyor ve Vahit Bağcı ile ilgili bildiği her şeyi anlatsın diyor bu da kanıtlarla sabittir. Olmayan bir şeyi de anlatmak hiçbir avukatın yüreğine sığmaz. Siyasiler tarafından siyasi bir mesaj verilmeye çalışılıyor bir kişi tarafından. Şahsın birebir konuşan abisi ile de görüştüm ve dosyada bir şey olmadığını ama Vahit Bağcı ile ilgili bildiği her şeyi anlatmasını istedi. Bu kişilerin bana göre yargılama makamlarını da yanılttığı kanaatindeyim. Tabi bir soruşturma savcısını daha öncesinden tanıyoruz Kahramanmaraş’ta ve savcılığın itiraz dilekçelerine bakıyorum. İtiraz dilekçesi önce tutuklama talebi ve aşağıdaki şüpheli olarak gönderilen şahsın Levent Bulat gizli tanık şüpheliler Oktay Güneş, Aziz Kodaklı, Akif Mert, Harun Elagöz, Mustafa Akmansoy, Kadir Bastırmacı, Özcan Kara’nın anlatımlarına göre şüphelinin üzerine atılı suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesi. Bu insanlarda kripto olduğunu söyleyen Akif Mert dışında benim 17-25’ten sonra toplantılara katıldığımı hiçbir şahıs belirtmemiştir.

17/25 ARALIK’TAN ÖNCESİNDE SORUŞTURMA YAPILACAKSA ŞEHRİN  YÜZDE 80’ini ADLİYEYE TOPLAMAMIZ GEREK

Vahit Bağcı’nın kripto olduğunu özel olarak partiye yerleştirildiğini duydum demiş. Direk bilgisi de yok. Bu şahıs aynı zamanda ben ne yüz yüze görüşmüşlüğüm ne de telefonla görüşmüşlüğüm var. Zaten ifadesinde de Vahit Bağcı’yı da görmedim, konuşmadım ve tanımam diyor. Ama duydum diyor. Şimdi böyle bir olayın içerisindeyim. Bunun üzerine biz mahkemece serbest bırakıldık ama aynı savcı Örgütlü Suçlar Soruşturma Savcısı Necati Kazan mahkemenin kararına itiraz ediyor. Pazartesi bırakılıyorum, Salı günü itiraz ediliyor. Yine ifade şu; Mahkemece serbest bırakılmıştır, bu talebin reddi ile anlatımlarla hakkında ihbar içeriğine göre şüphelinin üzerine atış suçu işlediğine dair. Bakın aynı ifadeyi itiraz olarak üst mahkemeye yazıyor. 17/25 Aralıktan sonra ben toplantılara katılmadım. Bu ifadelerde bir kripto olduğuma dair Akif Mert’in duyum üzerine bir beyanı var. Bu anlatımlara göre o zaman ben katılmadıysam benimle ilgili niye bir soruşturma yapılıyor. Eğer 17/25 Aralık’tan önceki dönemlerde de soruşturma yapılacaksa Kahramanmaraş’ın yüzde 80’ini adliyeye toplamamız gerek. Bana Necati Kazak tarafından sorulan sorulardan bir tanesi şu şekilde; “2014 yılında Ocak ayında Zirve Üniversitesi’ne ziyarette bulundun mu?” diyor. Bende savcım eğer 2014’ün Ocak ayında telefonlarımızın baz istasyonlarından benim telefonumun geriye dönük aramalarını isteyelim. Zirve üniversitesinden baz alırsa ben bütün suçlamaları kabul ediyorum dedim.

‘BENİ SUÇ SORUŞTURMASININ İÇİNE ÇEKENLER DARBE GECESİ NEREDEYDİ?’

Soruşturma savcısı Necati Kazak 3 Haziran 2014’de Facebook’tan bir paylaşım yapmış. O paylaşımı sizinle paylaşmak istiyorum; “MHP Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, Ayasofya ibadete açılsın kanun teklifi TBMM’de çoğunluğa sahip AK Parti milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Dün AKP’liler Ayasofya önünde sabah namazı kılarak, Ayasofya’nın ibadete açılmasını istediler. Güneydoğu’da olaylar tırmanırken tabii yeni bir gündeme ihtiyaç var.” Paylaşımlarından bir tanesi 3 Haziran 2014’te yapılmış. Yine bir gün sonra 4 Haziran 2014’te Hakkı Üstün Tutanlar Grubu diye bir Facebook sitesi varmış. Bende o siteye baktım ve AK Parti karşıtı bir site olduğunu gördüm. Orada 3 Haziran 2014 tarihli onların paylaşımını soruşturma savcısı kendi sayfasında paylaşmış. “Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı Apo’nun elinde, isterse verir, isterse vermez. Çekersem düşersin ona göre” şeklinde bir paylaşım yapmış. Bununla ilgili de dilekçemi hazırladım. Cumhurbaşkanına hakaretten suç duyurusunda bulunacağım. 3’üncü paylaşım ise cumhurbaşkanlığı seçimine 19 gün kala 21 Temmuz 2014’te gerçekleşmiş. Yine aynı savcı tarafından, “Bunu bütün AKP’liler izlemeli” diye Habertürk’te şu anda bir siyasetçimizin o zaman başka bir siyasi partinin genel başkanı AK Parti ile ilgili ağır ifadeler var. Paylaşım yapılmış, altta da beğeniler var. 2003 yılında AK Parti’nin içinde biri olarak gezmediğim köy ve ilçe kalmadı. Bunların yanındaki tarihte de sizlerde bilirsiniz, partim de bilir, arkadaşlarım da bilir cumhurbaşkanımız için köy köy oy toplamak için dolaşıyordum. Şimdi size soruyorum. Kripto Vahit Bağcı mıdır? Ya da başka biri midir? Ailem burada, aynı şekilde ifade ettiğim kişinin ailesi de burada. Araştıralım. Kimlerin ailesinde memurluktan ihraç olanlar var kimlerin ailesinde Byloock kullananlar var. Bu kişi tarafından hukuki bir linçle karşı karşıyayım. Bir şey bulunamadı, serbest bırakıldım. Ama dosyamın altı doldurulmak için tutuklu avukatlar cezaevlerinden getirilip, getirilip üstüme ifade verilmeye çalışılmaktadır. İlk Cuma günü alındı. Şimdi bende diyorum. Kripto Vahit Bağcı mı? Kripto Savcı mı? Bunu cumhurbaşkanımızla da paylaşacağım. Buradan HSYK’ya sesleniyorum. Bugün adliyede yine iş bölümü yapıldı ve aynı savcı tekrar teröre bakan soruşturma savcısı olarak atandı. Necati Kazak kim tarafından korunmaktadır? Eğer muhtemel bir darbe olsa ben olacakları düşünemiyordum. Ben 15 Temmuz gecesi saat 09.30’da partimin yanındaydım. Beni bu suç soruşturmasının ortasına çekenler acaba o saatte neredeydi? Ben şu anda örgüt tarafından tehdit edilen birisiyim. Mücadele ettiğimi bırakın şu anda ben örgüt üyesi olmakla suçlanıyorum" dedi.

Bağcı, açıklamaları ardından kendisine kurulan kumpas ve uygulanan linç kampanyası ile ilgili belgeleri basın mensupları ile paylaştı, gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. 

Editör: Haber Merkezi