Kahramanmaraş İl Müftüsü Muhammet Gevher İl Müftülüğünde basın mensuplarıyla bir araya gelerek Ramazan ayı ve Yaz Kuran Kurslarıyla ilgili bazı açıklamalarda bulundu.

Ramazan ayının arifesinde İl Müftülüğü makamında basın ile bir arada olmaktan mutluluk duyduğunu söyleyen Kahramanmaraş İl Müftüsü Muhammet Gevher, gerek Ramazan ve gerekse yaz Kuran Kursu için hazır olduklarını belirterek şöyle dedi: “İnşallah bu bir araya gelişimiz ülkemizin ve İslam âleminin sıkıntılı olduğu bir dönemde hayırlara vesile olur. Biz hayır ve kurtuluşun nerede olduğunu çok da fazla kestiremiyoruz. Tabi bugünkü burada toplanmamızın sebebi ufak da olsa bir öğle yemeği bir beraber olalım amacıyla yapmayı düşündük. Bu aynı zamanda bir istişare toplantısıdır. Siz halkın içerisindesiniz. Biz Ramazan ayı boyunca yıl boyunca din hizmetleri yapmaya çalışıyoruz. Tabi burada güzel yerlerimiz var eksik yerlerimiz var. Her şeyiyle mükemmel olduğumuzu söyleyemiyoruz. Ancak dirliğimizin, birliğimizin, güzelliğimizin devam etmesi için, yavrularımıza daha güzel kavgasız bir dünya bırakmak için Ramazan ayımız, Cuma günlerimiz, kandil gecelerimiz, düğünlerimiz, iftarlarımız, sahurlarımız, taziyelerimiz bunlar çok önemli. Bizim, Cuma, bayram, Ramazan, taziye evlerimizde, düğün derneklerimizde bu güzellik paylaşma bir araya gelme, dertlerimizi paylaşıp azaltma, sevinçlerimizi paylaşıp artırma devam ettiği müddetçe ümit ediyoruz ki bir takım olumsuzluklar harici ve dâhili yıkıcı unsurlar hedefine ulaşamayacaktır. Çünkü burada hedef kardeşliktir. Onun için Ramazan ayına giriyoruz. Diyoruz ki; her zamankinden daha önemli vakit dua vaktidir.” dedi.

Bu yıl camilere naklen yayının olmayacağını belirten Gevher şunları söyledi: “Biz din görevlileri olarak camilerimizde halkı aydınlatmaya çalışıyoruz elimizden geldiği kadar. Biz hazırlıklarımızı yaptık, mümkün mertebe temizliğinden tutun vaaz programlarına kadar, mukabele programlarına kadar hatim ve teravih namazlarına kadar. İnşallah icra etmeye çalışacağız. Bütün camilerimizde teravihten önce vaazı nasihatler olacak bunu imamlarımız yapacak. Yani naklen yayını teravihten önce pek kullanmayacağız bu sene.  Görevlilerimiz halkımızın nerede ne zaman iftar benzeri programları varsa diğer günlere göre onlara iştirak edecekler. Dolayısıyla bu bağlamda bir hizmet yürütmeye çalışacağız.”

KİM SEVABINI ALLAH’TAN BEKLEYEREK ORUÇ TUTARSA GEÇMİŞ GÜNAHLARI AFFOLUNUR

Bu sene ki Ramazan ayının yılın en uzun günlerine denk geldiğini vurgulayan Muhammet Gevher şunları ifade etti: “ Bu yıl bildiğiniz gibi en uzun günlerde, günlerin zirvede olduğu bir dönemde Allah lütfetti yaşlısıyla genciyle bir daha Ramazan ayına kavuştuk. Ölümlü dünyada bu çok önemli. Çünkü peygamberimiz (sav): ‘Kim Ramazan ayını sevabına inanarak, farz olduğuna inanarak, sevabını Allah’tan bekleyerek oruç tutarsa onun geçmiş günahları –kul hakkı müstesna- affedilir. En önemli iki Ramazan arasındaki günahları kefaret olunur. Dolayısıyla bizim duaya çok ihtiyacımız var. Bildiğiniz gibi bugün itibariyle bile ülkemize yaklaşık 20 binin üzerinde Suriyeli göçmenler iltica ettiler. Tabi bu devletimiz milletimiz için önemli bir sevap ama aynı zamanda bir sıkıntı bir yük getiriyor. Onun için bunları da biz Ramazan ayı boyunca hep birlikte köylümüzle kentlimizle mahalledeki alt gelirli gruplarla çok iyi paylaşmak durumundayız.”

 

“YARDIMLAR GÖSTERİŞTEN UZAK YAPILMALI”

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın her yıl Ramazan ayında bir tema belirlediğini ve bu yıl ki sloganın ‘Vakit İyilik Vaktidir. Bu Ramazan ve Her Zaman’ olduğuna dikkat çeken Kahramanmaraş İl Müftüsü Muhammet Gevher şunları dedi: “Başkanlığımız her yıl kutlu doğumda ve Ramazan ayında belli bir tema bir fikir belirliyor, bir slogan belirliyor. Bu Ramazan’da başkanlığımızın teması da ‘Vakit iyilik vaktidir. Bu Ramazan ve her zaman’. Bu yıl bütün illerimizde büyük ilçelerimizde inşallah Ramazan sofraları biraz daha değişik olacak. Ağırlıklı olarak fakirlerin Suriyeli göçmen kardeşlerimizin, muhacirlerimizi inşallah ağırlamaya çalışacağız. Zaten belediyelerimiz bunu yapıyorlar. Zannediyorum STK’larımız da gösterişten ziyade bunu yaparlar. Ben şunun altını çizmek istiyorum. Bir şeyin altında gösteriş, riya, kendini öne çıkartma varsa ondan çok hayır gelmez. Ne yapana hayır gelir ne yaptırana. Ama bizim yaptığımız hizmetler devletimizin adınadır, milletimizin adınadır. Çünkü biz burada cemaatin, STK’nın, herkesin müftüsüyüz. Herkesin hizmetkârıyız. Yaptığımız hizmetler de bu bağlamda olacaktır. Yapacağımız etkinliklerden herkesin faydalanmasını iştirak etmesini arzuluyoruz.”

BİRİ KAVGA ETMEK İSTEDİĞİNDE BEN ORUÇLUYUM DESİN

Yardıma muhtaç olanlara Diyanet Vakfı aracılığıyla ulaşılabileceğini söyleyen Gevher şu açıklamalarda bulundu: “Biliyorsunuz bizim diyanet vakfımız var. Çeşitli vesilelerle, fakir fukaralara ulaşamayan; bizim köylerimiz Kahramanmaraş’ın köyleri ciddi anlamda dar gelirli insanlarımız var. Ama onlar çok sadık. İsyan etmezler. Komşuluğuna, dinine, devletine, cenazesine çok bağlı insanlarımız onlar. Tabi bizim onları da gerçekten unutmamız lazım. Ben köylere gittiğim zaman onların nasırlaşmış ellerini görüyorum. Asıl öpülecek el nasırlaşmış ellerdir. Biz paylaşacağız. Ramazan aynı zamanda paylaşmadır. Bun din o kadar güzel o kadar mükemmel ki bakınız Allah orucu emretmiş çok önemli halk arasında ‘On Bir Ayın Sultanı’ diyoruz. Ama bu ayda orucun yanında mü‘mine diyor ki: ‘Fitreni vereceksin’. Yani sadece oruç tutmakla bu iş olmaz. Sevindireceksin, sofranda fakir bulunacak. Mesela bir insan bir oruçluyu sevindirirse şu müjdeye bakınız peygamberimiz (sav) öyle buyuruyor: ‘Bir yetimi, bir yoksulu sevindirirse, bir oruçluyu sevindirirse o oruçlunun kazanacağı sevabın tamamını kazanır, o oruçlu dan da Cenab-ı Hak hiçbir şey eksik etmez.’ Gerçekten fırsat ayıdır. Ben bir de şunun altını çizmek isterim. Ramazan ayı sadece cenneti gözetlemek cehennemden uzaklaşma ayı değildir. Elbette ki oruç ateşe ve olumsuzluklara karşı bir kalkandır. Sevgili peygamberimiz öyle buyurur. Ancak oruç ibadeti aynı zamanda medeni bir toplum meydana getirmektir. Medeni toplum dediğimiz zaman; temiz bir toplum, hak ve hukukuna riayet eden bir toplum, öldürmeyen kavga etmeyen bir toplumdur. Kavga gürültü her zaman yasak İslam’da. Medeni toplumlarda bu yasak. O yüzden medeni toplum kavga etmez, gürültü etmez, trafiği düzenli olur, her şeyi düzenli olur. Peygamberimiz (sav) sadece midenizle oruç tutmanın yeterli olmadığını altını çiziyorum ne diyor peygamberimiz: ‘Oruçlu, biri gelip kavga etmek istediğinde kavga yok ben oruçluyum desin.’ Bu nedir medeni bir toplumdur. Medeni bir toplum meydana getirilmesi için oruç gerçekten çok önemlidir. Yardımlaşma var, dayanışma var.”

KOLAYLAŞTIRIN GÜÇLEŞTİRMEYİN

Müftü Gevher şu açıklamalarla konuşmasını bitirdi: “İnsanlarımız Ramazan ayı gelince mü’minlerin üzerine oruç farz ancak istisnalar var. Çaresiz hastalık, çaresi olmayan ihtiyarlık, hamilelik vs. yani İslam’ın meşru gördüğü, tıppın meşru gördüğü durumlar dışında herkesin oruç tutması gerekiyor. Tabi keyfi olarak oruç tutmadığınız zaman peygamberimiz şunu söylüyor: ‘Bir insan keyfi olarak Ramazan’dan bir oruç yese, senenin diğer günleri oruç tutsa gene de onun sevabını elde edemez. Oruç insanı öldürmek için değil insanı yaşatmak içindir. Ama bizim söyleyeceğimiz bazı sözler hemen başka taraflara da çekilebiliyor. Bu anlamda da bazı şeyleri açıklamada çok imtina ediyoruz.  Oruç öldürmek için değil ölmek için değil yaşamak için yaşatmak içindir. Onun için mazeretli kardeşlerimize, hamiledir, yaşlıdır çok çeşitli hastalıklar var herkes gidiyor bu dünyadan göç ediyor. Mazeret grubu var gerçekten. Ben oruç tutayım da öleyim. İlla oruç tutacaksın böyle bir de mahalle arası fetva çıkıyor. İnsanlarımız güçlüğe sokuluyor. Şu ayet çok önemli: ‘Bu dinde güçlük yoktur, güçlük çıkartmak yoktur.’ Peygamberimiz bir vali bir yönetici tayin ederken ‘kolaylaştırın güçleştirmeyin, müjdeleyiniz nefret ettirmeyiniz’ buyurmuştur. Bunu peygamberimiz gelişi güzel söylememiştir. Nasıl söylemiş o insanlara o yöneticiye emir vermiş. Oruç tutamayan kardeşlerimizin de lütfen kıyı köşedeki kendisini zorlamasın. Öyle oruç tutamayan hasta insanlarımız var ki; onlar bize telefon ediyorlar durum nedir? Biz onlara dinin verdiği cevabı aktarıyoruz. Fakat şunu görüyorum bunu sık sık vaazlarımda da dile getiriyorum. Onlar oruç tutmadığı halde –şahsi söylüyorum- benim tuttuğum oruçtan daha da sevap kazanıyor. Oruç tutamadığı için ağlıyor, gözyaşı döküyor, üzülüyor. Zaten günah işlediğiniz zaman sizi bir şey üzüyorsa bir işi yapmadığınız zaman siz üzülüyorsanız o günahlarınız affolunuyor. Bunun güzelliği burada. Zaten her şey kendimizi kurtarmaz. Niyetiniz çok önemli. Tabi sıcak günlerde gerçekten bir insan tarlasında, ağır işte çalışırken sıkıntıya girdiyse insan ölecek değil, bu insan orucuna ara verecektir. O anda bozabilir. Sonra kaza yapar kefaret ödemez. 60 dediğimiz unsur keyfi olan davranışlardadır, keyfi olan oruç bozmalardadır.”

ÇOK SESLİLİK İYİ AMA…

Gazetelerde, televizyonlarda herkesin farklı yorumlar yaptığına dair bir soru üzerine Gevher şu cevabı verdi: “Çok seslilik iyi ama her yerde çok seslilik olmaz. Dinin iki ana kaynağı var: Kur’an ve Sünnet. Şimdi ben üzülüyorum. Televizyonları açıyorsunuz, çeşitli şekillerde sahte peygamberlik sahte meal bile sokuşturuyorlar bu var. Vatandaşlarımız sorumlu bir insana gelsinler. Mesela vatandaşımız bize sorar bize sorar onun sorusu üzerine verdiği cevapta hatası varsa günahtan kendisini kurtaramaz.”

Bir gazetecinin ‘nereye gelebilirler’ sorusu üzerine Muhammet Gevher şunları dile getirdi: “Müftülüklerimize gelebilirler. Bir de ideolojik çalışmayan, gerçek ilim sahibi objektif, dinin politikası yanı yandaşı olmaz din adamı –illa diyanet görevlisi olması şart değil- dini olduğu gibi verecek. Ben televizyonlarda bir de şunu görüyor. Herkes diline dolar gibi alışveriş yapar gibi böyle bir art tavırlar içerisinde ben mümkün mertebe televizyonlara çıkmaktan endişe ediyorum. Çok rahat konuşan var fetva veren var. Biz, bize gelen yazışmalarda fetva kelimesini kullanmaktan imtina ediyorum. ‘Görüşümüz bu şekilde’ diyoruz. Çünkü bir insanın hayatını kurtaracağım derken hayatını karartırsınız, hayatını tehlikeye atarsınız. Bu alışveriş işi değil, dindir. Çünkü bizim dinimiz akıl ve vahiy dinidir. Akıl var vahiy yok bir işe yaramaz. İşte İslam âleminin çektiği sıkıntı bundandır. Zaten kavga gürültü insanların birbirini öldürmesi içeceği berrak suyu Kur’an ve Sünnetten almamasıdır. Bir tek dinimiz var bu dinle yaşayacağız bu dinle öleceğiz.”

HABER: AHMET GÜNEÇIKAN

Editör: Haber Merkezi