Öğretmen Fahri Kurt, okulda yaşadığı problemlerini dile getiren Milli Eğitim Müdürlüğü’ne yazdığı dilekçesini mail adresimize yollamış.

Kurt’un, dilekçesini aynen kamuoyu ile paylaşıyoruz:

 

İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜNE

KAHRAMANMARAŞ

Dulkadiroğlu –Anadolu Kız İmam Hatip Lisesinde, İmam-Hatip Lisesi, Meslek Dersleri Uzman öğretmen olarak görev yapmaktayım.

Bu okula,2013/2014 Eğitim-Öğretim yılının 2.Yarısında geldim. İki aydan beri bu okulda görev yapıyorum 9.Sınıflara(lise-1), Mesleki Arapça Dersi veriyorum.

 Bu kurumda daha oryantasyon eğitimimi tamamlamadım. Öğretmenleri tanımıyorum. Öğrencileri yeterince tanımıyorum.

 Mecburi eğitimden öğrencilerimizin başarıları çok düşüktür. Elimizden gelen gayreti göstermeye çalışıyoruz, meslek dersleri öğretmenleri olarak.

 Ancak öğrencilerin bu başarısızlığından faydalanarak şahsıma karşı öğrenci ve velilerin kışkırtıldığını görmekteyim.

Bu kışkırtmalar, derse ve öğretmene karşı reaksiyonuna sebep olmaktadır. Onların dersten kopmalarına yol açmaktadır. Sanal bir intikam algısı oluşturarak, ders ve öğretmen hakkında “kara propaganda” yapmalarına, dedikodu çıkarmalarına, iftiraya varan isnatlara sebep davranışlara sevk etmektedir.

 Öğretmen hakkında önce dedikodu çıkarıp, sonra şikâyet ettirme gibi yanlış bir yola götürmektedir. Bazı öğrencilerin ve onların velilerinin, hadlerini aşarak, okulu, dersi ve öğretmeni yönetmeye kalkışmalarına fırsat vermektedir.

 Bu gibi başarısı düşük öğrencileri ve onların velilerini, şahsıma karşı, husumeti olabilecek, okul dışındaki bazı idari, dini, siyasi, sosyal ve sendikal çevrelerdeki kişilerin, okul yönetimini de kullanarak, bana karşı bir komplo ve kumpas içinde olduklarının kaygısını taşıyorum.

Bu meyanda düzmece iddialarla, bazı veli ve öğrencilerden alınan dilekçelerin, okul idaresince, hiçbir ön incelemesi yapılmadan, emir komuta zincirinde, benden habersiz teftiş kuruluna iletilmesi asla doğru olamaz.

 Benden habersiz, gerçekliği araştırılmadan kaç veliden ve öğrenciden dilekçe alındığını merak ediyorum.

Milli Eğitim müdürlüğündeki hangi idarecinin bu gibi işleri, organize ettiğini, kendisinin dürüstçe çıkıp açıklamasını bekliyorum. Aksi takdirde, idari yetkilerini kötüye kullanarak saldırganlık yapanlar hakkında, kendi şerefimi korumak, yapmış olduğum kutsal öğretmenlik mesleğini zedelememek ve eğitim gören öğrencilerimizi korumak için her yola başvuracağım.

Milli eğitim idari çevrelerinden aldığım duyuma göre; “Emirle dilekçe alıp veren okul müdürü İsmail Direk, emirle de ifade verebilir.” Kim için, ne için?(!)

Çalıştığım bu okul, benim evimdir. Kendi branşımı, manevi doyumu ile icra ettiğim peygamberi kurumdur. Kendi “evimde vurulmak” için kendi okul müdürümün böyle yakışıksız yollara tevessül etmesini, bu işlere bu kadar teşne olmasını anlamakta zorlanıyorum.

Okul müdürü İsmail Direk Bey, benim hakkımda topladığı ve teftiş kuruluna sevk ettiği dilekçelerle ilgili kendisi hangi ön incelemeyi yapmıştır. İddiaların gerçekliğini araştırmış, somut delillere dayanıp dayanmadığını tespit etmiş midir?

Okul ve öğretmenler için sübjektif, soyut, genel ifadelerle yapılan her başvuruyu, okul müdürünün incelemesi ve cevap vermesi yerine, okula sürekli müfettiş çağırması,14-15 yaşındaki kız öğrencilerin ifadelerini aldırması, eğitim atmosferini bozması, öğretmen, öğrenci, veli ve idare arasındaki güveni ve saygıyı zedelemesi, bir yönetim beceriksizliğini, idari dirayetsizliğini göstermektedir.

İmam Hatip, ilim, irfan yuvası, güzel ahlak timsali, kutsal bir mekân olması gerekirken, dedikodu, adam gammazlama, gıybet, iftira ve dolayısı ile fitne ortamına dönüşmesi İslam Dini ve Müslümanlar adına kaygı vericidir.

Hakkında okul müdürü İsmail Direk’in topladığı dilekçeler haksız ve hukuksuz bir durumdur.

657 sayılı DMK’nın,25.mad. gereği,“devlet memurlarının asılsız isnat ve iftiralara karşı korunması” gerekir denmektedir.

Yine 17.07.2004 terih ve 5232 sayılı kanununda “memurlar hakkında yapılacak şikâyetlerin ve ihbarların soyut ve genel nitelikte olmaması, ciddi bilgi ve belgelere dayanması şartları aranır” denmektedir.

Yine aynı kanunun,3.fıkrasında, idarenin ne yapacağı belirtilmekte, “bu şartları taşımayan önemsenmez, yetkili merciler tarafından işleme konmaz” hükmü yer almaktadır.

Bu gibi gerçek dışı şikâyetler okulda eğitimin insicamını, öğretmenin moral ve motivasyonunu ciddi olarak bozmaktadır. Son aylar bu şikâyetler iyice artmıştır. Okulda, eğitimi yapılamaz hale getirmiştir.

İmam Hatip Lisesi gibi bir okulda, benim gibi ilahiyatçı bir uzman öğretmenim. Öğretmenlikte 27 yılımı çalışmaktayım. KSÜFen Edb. Fak.Tarih Bölümünde, akademik çalışmalarıma devam etmekteyim.

Bir idealist öğretmen ve bir akademisyen olarak benim, öğrencilere bir kelime öğretme gayretinden başka bir gayretim yoktur. Hakkındaki dilekçeleri, iddiaları kendime hakaret sayıyorum. Bir öğretmenin yetiştirilmesi kolay olmadığı gibi harcanması da bu kadar ucuz olmamalıdır. Aynı durumda olan başka öğretmenlerinde olduğunu görüyorum.Okul müdürü İsmail Direk’in toplam kalite anlayışı merkezli,daha modern bir yönetim yani açık,şeffaf,istişare ve işbirliğine açık, güven ve saygı eksenli bir yönetim anlayışı sergilemesini,okul dışı organize işlerin bir parçası olmamasını bekliyorum.

Okulun sorunlarına ve başarısının nasıl yükseltebileceğine efor harcaması gerektiğini düşünüyorum.

Gereğini arz ederim. 15.05.2014

                                                                                                             Fahri KURT

                                                                                                       İHL Uzman Öğretmen

Editör: Haber Merkezi