2018 Yılını değerlendiren Eczacı Odası Başkanı Bahtiyar Murat Aras, hem ülke gündeminden hem de eczacıların hükümetten beklentilerini de dile getirdi.

Geride bıraktığımız 2018 yılının zor bir yıl olduğunu ifade eden Aras; “Öncelikle 2019 yılının başta Türk İslam dünyası olarak bütün dünyamıza barış, kardeşlik, huzur ve mutluluk getirmesini diliyoruz.  

2018 yılı hem dünya hem de ülkemiz için zor bir yıl oldu.  Türkiye Cumhuriyeti Devleti ciddi bir güvenlik tehdidiyle mücadele etmek durumunda kaldı. Özellikle Suriye’de yaşanan gelişmeler ülkemizi yakından ilgilendirdi. Başta Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimize olmak üzere bütün güvenlik güçlerimizin Türkiye’nin bekası, güvenliği ve bu coğrafyada varlığını sürdürme adına gösterdiği kararlılık ve başarıdan ötürü minnettarız. Türk Milleti olarak ve başarılarının devamını diliyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu coğrafyanın bin yıldır en etkin ve belirleyici ülkesi ve milleti olmuştur. Bu coğrafyada alınacak bütün kararlar içinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti belirleyici olmaya devam edecektir.  Bu coğrafyada Türkiye’ye rağmen hiçbir adım atılamaz.  Bu zamana kadar atılmamıştır bu zamandan sonra da atılmayacaktır.

Bu milletin bir ferdi ve Kahramanmaraş Eczacı Odası Başkanı olarak devletimizin alacağı bütün kararlarda her şeyimizle arkasında olduğumuzu öncelikle belirtmek isterim.

2019 yılının ise terörün son bulduğu, bölgemize güven geldiği, ekonomik olarak devletimizin ve milletimizin rahatladığı huzur ve barışın sağlandığı bir yıl olmasını Cenap Allah’tan niyaz ediyoruz” dedi.  

ECZACILARIMIZ, DEVLETİN VATANDAŞLA KARŞILAŞTIĞI EN ÖNEMLİ YÜZÜ

2018 yılının eczacılık sektöründe de zor bir yıl olduğunu ifade eden Aras; “Tabi sağlık ve eczacılık 2002 yılında iktidara gelen AK Parti hükümetlerinin en önemli alanlarından bir tanesi oldu.

Bana göre de devrim niteliğinde değişiklikler yapıldı. Tabi önceden beri sağlık ve siyaset politikaları içinde olarak şunları söyleyebilirim: Türkiye’nin 2002 yılındaki yaptığı sağlıktaki dönüşüm hamlesi ilaç ve eczacılık politikaları, sağlık politikaları dünyada örneğine az rastlanır başarılı bir politikadır.  İlaca ve tedaviye sağlık hizmetine bu kadar rahat ulaşan dünyadaki en gelişmiş ülkelerde bile böyle bir standardın olmadığı bilinmelidir.

Tabi bu hizmetinde bir bedeli oluyor. Bu hizmetin bedeli devlete ciddi bir yük getiriyor. Çünkü düşünün bizim sağlık harcamalarımız 100 milyar TL, ilaç harcamalarımız 40 milyar TL’ye ulaşmış. Bu önemli bir rakam. Bütün bunlar yapılırken en büyük paydaşlar ise hastanelerdeki hekimler ve vatandaşın günlük derdini anlattığı derdine çare aradığı ve ilacını aldığı yaklaşık Türkiye genelinde hizmet veren 26 bin eczanemiz. 24 saat hizmet veriyoruz ve günlük eczanelerimize üç milyon kişi girip çıkıyor arkadaşlar. Onların dertlerini dinliyorlar, onların dertlerine derman olmaya çalışıyorlar onlara ilaç hizmeti verip memnun bir şekilde evlerine dönmeleri için ellerinden geleni yapıyorlar.

Yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sağlık alanındaki vatandaşla her gün karşılaşan önemli bir yüzü eczacılardır.

DÖVİZDEKİ DALGALANMA ECZACILIK SEKTÖRÜNÜ BÜYÜK ÖLÇÜDE ETKİLEDİ

Bilindiği üzere Türkiye’de bir ekonomik daralma oldu. Global etkilerinin yanı sıra Türkiye Devletine ciddi anlamda baskılarda oldu. Emin olun dövizdeki aşırı hareketlilik birçok sektörü etkilerken en çok etkilenen sektör ise eczacılık sektörü oldu.

Neden eczacılık sektörü? Çünkü biz serbest piyasa ekonomisinde serbest işletme dahi gözüksek bizim fiyatlamamız devlet tarafından tespit edildiği zam yapamıyoruz. Örneğin, çimentoya zam geldiği gibi bir gün sonra çimentoya zam yapıldığı gibi ilaca zam yapamıyorsunuz. Türkiye’de birçok ürüne zam gelirken eczacının birçok sarf malzemesi, doğalgazından, elektriğinden, günlük ihtiyacında kullandığı ürünlerden, kırtasiyeden her şeye zam gelirken eczacı kendi sermayesinin döviz bazını neredeyse bitirdi.  Çünkü belli bir ilaç fiyatlama sistemi var ve 2018’in başından beri ilaç fiyatlarında bir artış olmadığı için eczacılar bu anlamda en çok zarar gören kesin oldular.

Hükümetten, eczacılık hizmetinin sürdürülebilir olması açısından muhakkak bu konuda da eczacılara gerekli desteğin verilmesini istiyoruz. Bilhassa da ilaç fiyatlarındaki belirlemeyi buna göre bunu düşünerek yapmalarının çok önemli olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.

İSTİHDAMI ARTIRMAK İÇİN ECZACILARIN DESTEKLENMESİ ŞART

Yine 2018 yılında yürürlüğe giren Yardımcı Eczacılıktan da söz eden Aras; “Bizim üniversiteden mezun olduğumuzda 1992 yılında 7 tane eczacılık fakültesi varken bugün tam 50 küsür eczacılık fakültesi var ve yıllık tahminen 2 bin meslektaşımız mezun oluyor.5 yıllık süreç içinde 10 bin yeni eczacının ülkemize kazandırılması demek. Bu kadar eczacının mesleğe başlayıp, iş kurmusı, istihdam edilmesi sıkıntı.  Aynı zamanda 2014’de yayınlanan yönetmelikte 6197 sayılı eczacılık kanuna göre artık nüfus kriterleri yani 3 bin 5 yüz nüfusa bir eczane. Yoğunluğu azaltmak ve çok yakın birbirine yeterinden fazla açılmasını önlemek için yapılmış doğru bir kanundur. Bu kanunun varlığı olduğu sürece de yeni mezun arkadaşların eczane açma şansı maalesef yoktur.

Bu anlamda yardımcı eczacılıktaki amaç eczanede hizmet kalitesini artırmak ve en az 2 ya da 3 eczacının istihdam edilmesi ve kamuda istihdam edilmesi, hastane eczanelerinde ve hastane servislerinde biz bilhassa hastane servislerinde de yatan hastalara ilacı eczacı kontrolünde verilmesini öneriyoruz.

Çünkü bunlarda birçok dozlamada ve ilaç etkileşiminde bazen hatalar olabiliyor. İlaç tasarrufun da ciddi hatalar olabiliyor. İlaç israfının önlenmesi konusunda bile her alanda eczacıya ihtiyacımız var. Bu açıdan bu yardımcı eczacılık önemli bir şeydir.

Fakat bunu düşünürken bu yardımcı eczacılığında eczanelere çok ciddi bir ekonomik maliyeti var. Bugün asgari ücretin 2.020 TL olduğunu düşünürsek yardımcı eczacılığın maaşı en az 3 bin TL.

Daha önce hükümetimizin başlattığı nitelikli eleman desteği vardı iki elemanınız varsa üçüncü ye nitelikli eleman desteği veriyordu. İki yıl boyunca 50 bin lira yardımcı eczacının yüzde 70 maaşını ödemek şartıyla yeni bir sistem başlatmışlardı. Birçok eczacımız bundan faydalanmayı düşünüyordu faydalananlarda vardı.

Ama maalesef şu anda bu beş personele çıktı. Şimdi ufak bir işletme olan eczanenin beş tane sigortalı personeli çalıştıktan sonra altıncıyı alıp bu teşvikten yararlanmasının imkanı yok. Biz tekrar bu durumun  yeniden değerlendirip eski sisteme dönülmesini KOSGEB desteği almasını, yine İŞKUR’un sağladığı bazı sigorta indirimlerinden eczacıların faydalanmasını istiyoruz” dedi.

ECZANELER KEYFİ ALIŞVERİŞ YAPILAN YERLER DEĞİL

Yılbaşından itibaren poşetlerin ücretli verilmesi konusuna da değinen Aras, vatandaşın eczaneden keyfi alışveriş yapmaya gelmediğine dikkat çekerek; “Bizler sağlık sektörünün içinde yetişmiş bireyleriz.  Plastik poşetlerin doğaya verdiği zararı ve geri dönüşümünün 500-600 yıl olduğunu bilmekteyiz. Ancak bizler ilca satıyoruz, elma portakal satmıyoruz. Vatandaş gelip keyfi alışveriş yapmıyor. Düşünün 40 derece ateşli çocuğa ilaç istiyor, poşet parası mı isteyeceğiz. Şurubu poşetsiz nasıl verelim? Kaldı ki Suriyelilerin ilcalarını ücretsiz veriyoruz, poşet parası mı isteyeceğiz? Bu durumunda tekrar düzenlenmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

Aras, 2019 yılının iyi geçmesi temennilerini yineleyerek konuşmasını tamamladı.

Editör: Haber Merkezi