Hiç ölmeyecekmiş gibi, dünya için, yarın ölecekmiş gibi de ahret için çalışmak gerekiyor, ancak, az yaşa çok yaşa sonunda öleceksin, bu sebeple dostlarının kalbini kırmayı bu dünya değer mi?

Sevelim, sevilelim, dünyamız güzel olsun. Kardeşlik olsun, her gün bayram olsun.

İnsan olmak: insanlık yapa bilmek gerekiyor.

Bir birimizi sevmemiz gerekiyor.

Hak ve hukuka riayet etmemiz gerekiyor.

Ölüm var, bugün bana, yarın sana, yaşlı genç diye ölümde ayrım yok, sırası gelen gidiyor! Bu sebeple geride bir hoş seda bırakmak gerekiyor.

Allah herkese bir rızık tayin etmiş, biri vesilesi ile.  O el gelip onun rızkını verecek, Allah öyle ol demiş.

İlk insan, ilk Peygamber Adem (AS) dan bugüne kadar düşünün milyarlarca insan gelmiş geçmiş.

Kimileri devası kaleler, abideler, eserler yapmışlar, o yapılanları bugün incelediğimizde hayretler içinde kalıyor, bugünün teknolojisi ile bile zor yapılır diyoruz.

Oysa onlarda ölmüşler, bugün yoklar.

Kim nerede doğdu? Kim nerede ölçek bunu ancak Allah bilir.

Mesele: hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için çalışırken, yarın ölecekmiş gibi Ahret için çalışmak gerekiyor.

Yani: beş vakit namaz, oruç, gücün yeterse hac, hayır hasenat, güzel ahlak güzel huy, güzel insan olarak geride bir hoş seda bırakmak.

Bu dünya bir gölgeliktir.

Yani bir ağaç altında yazın sıcak da gölgeleniyorsunuz, piknik yapıyorsunuz akşam olunca ağacın gölgesi gitmekte ve görevi sona ermektedir.

Dünya da kalma süremiz de bu bir ağaç gölgesi kadardır.

Bizim ömrümüz: Ahret günü ile bir gündür, bir gölgelik ömür içinde onu bunu kırmayı değer mi?

Türkmenistan ‘a gittim, şehrin kıyısında bir Türk lokantası olduğunu söylediler, oraya gittik, Adana dan bir kardeşimiz gelip oraya yerleşmiş lokanta açmış çalışıyor.

Yıllar olmuş geleli burada evlenmiş, çocukları var, ailece lokanta çalıştırıyorlar.

Adana neresi? , Türkmenistan neresi?

Ekmek davası demiş gelmiş ekmeğinin peşinde çalışıyor.

Ama Adana da yakınları, annesi, babası, kardeşleri, işte onların hasretini de çektiğini söylüyor.

Her güzellik bir arada olmuyor, kimse istemez evinden, yurdundan uzakta yaşamak ama imkan ve şartlar böyle gerektiği zaman yapacak pek bir şeyde kalmıyor.

Dünyanın birçok yerine gittim, gördüğüm gittiğim her yerde bir Türk var, gelmiş orada bir iş yapıyor çalışıyor, bir ekmek davası diyor ve peşinde koşuyor.

Olmuyor be dostlar olmuyor: Kardeşlerim İstanbul da, yiyenlerim İngiltere de bizim çocuklar Üniversite sebebi ile: İstanbul Boğaziçi’nde, Antalya da, Ankara da.  Oysa ben hep bir arada olmak istiyorum ama olmuyor.

Onların eğitimi de önemli, okuyacaklar, devlette millette hizmet edecekler.

Biz dua ediyoruz: Allah’ım hayırlı evlat eyle, vatanımıza milletimize hizmet eden yüreğinde Allah sevgisi olan evlat nasip eyle diye dua ediyoruz.

Eskiden: Dede, Nene, Çocukları, torunları hepsi bir evde otururdu. Ne kadar güzeldi o günleri özlüyorum, ama bugün olmuyor.

Evlenen ayrı ev tutup çıkıyor, Dede, Nene, torun sevincini yaşamıyor, çocuklar ise Dede, Nene sevgisini göremiyor. Ayrı dünyaların insanı oldu. Tüm bunları görünce değer mi be dostlar diyorum.

Günlerimiz acı tatlı geçip gidiyor, hepsi bir lokma ekmek için.

Bir gün aç, bir gün tok, ama güzel insanlarla , güzel dostlarla bu dünya çok daha güzel oluyor, hele güzel dostlarla bir arada olursak bir başka güzellik yaşıyoruz.

Bugünlük bu kadar

İyi günler…