Başbakan Ahmet Davutoğlu, 18 Nisan 2015 tarihinde yapılan Memur-Sen Genel Kongresinde şunları söylemişti:

“Memurlar, ehliyet ve liyakat kriterlerine göre iş yürütür… Tek bir esas var, ehliyet ve liyakat.. Ehliyet ve liyakatın olmadığı yerde başarı olamaz.  Osmanlı Devletinin de bütün büyük Devletlerin de yükseliş dönemlerinde en kritik husus meritokratsidir, yani ehliyet ve liyakata duyulan saygıdır. Tekrar söylemek istiyorum. Tüm memurlar tek bir kriterler değerlendirilecek, ehliyet ve liyakat...”

Bu sözü alkışlıyoruz.

Ama uygulamada böyle olmadığının da altını çizmek gerekiyor.

**

Tarih, 16 Ağustos 2015.

Yer, Kahramanmaraş Onikişubat İlçesi Hasancıklı Mahallesi Kılavuzlu Barajı.

Olayın özeti:

Sabah saatlerinde ailesi ile bölgeye piknik yapmaya gelen Mehmet Ceylan (46), serinlemek amacı ile akşam saatlerinde gölete giriyor.

Bir anda çırpınmaya başlayan Ceylan, gözden kayboluyor.

İhbar üzerine olay yerine gelen jandarma ve polis ekibi, durumu Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığına bildiriyor.

DHA’nın haberine göre; İtfaiye Daire Başkanlığı, eğitim semineri için Mersin'de bulunan dalgıç erlerini arayarak kente dönmelerini ister.

Bu sırada Ceylan'ın sinir krizi geçiren yakınları ile olay yerindeki itfaiye ekipleri arasında gerginlik yaşar. Ceylan'ın ağabeyi Ramazan Ceylan, dalgıç ekiplerinin geç gelmesine tepki göstererek, şöyle konuşur.

“Kocaman Kahramanmaraş, büyükşehir olmasına rağmen saat 19.00'dan beri yok. Dalgıç, Adana'dan geliyor. Kardeşim ailesiyle sabahleyin buraya pikniğe gelmiş. Ben saat 9-10 gibi telefonla görüştüm, saat 23 olmuş hala ekip yok. Dalgıçlar Adana'ya mı, İskenderun'a mı eğitime gitmişler. Allah ıslah eylesin.”

**

Konu, medyada yer aldıktan sonra Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı bir açıklama yapar.

Özetle şöyle denir:

“.. bazı yazılı ve görsel medya organlarında spekülatif haberlerin yer aldığı görülmüştür. İtfaiye Dairesi Başkanlığı bünyesinde su altı arama kurtarma ekibi bulunmadığı, ekibimizin 3 kişiden oluştuğu, ekiplerimizin olay yerine …. çok geç saatte (3,5 saat sonra) ulaştığı, yine ekiplerimizin olay günü Adana ve Hatay illerinde bulunduğu şeklinde gerçek dışı haberler yapılmıştır.

Öncelikle belirtmek gerekir ki; İtfaiyemiz su altı arama kurtarma biriminde; arama kurtarma yapma yeterliliğine haiz mevcut 4 dalgıç personel ile ekibimizin güçlendirilmesi adına dalgıçlık eğitimi almakta olan ve ekipte yeni görevlendirilen 5 dalgıç personelden oluşan toplam 9 kişilik dalış ekibi bulunmaktadır.

Olay günü Su Altı Arama Kurtarma ekibimiz; yasal olarak zorunlu olan temel dalış eğitimleri ile derin deniz dalışı ve tekamül dalış eğitimlerini yapmak üzere Mersin ilinde görevli iken bahse konu eğitimlerini tamamladıktan sonra şehrimize dönmek üzere yola çıkmıştır.

Ekibimiz, Mersin ilinden Kahramanmaraş istikametine seyir halindeyken,  Mersin-Adana Otobanında (Mersin-Toroslar ilçesine yaklaştığı sırada) saat 19:56’da İtfaiye Komuta Merkezinin söz konusu olayı bildirmesi üzerine süratle olay yerine yönelmiş, saat 22:25’te olay yerine intikal etmiş ve arama kurtarma çalışmasına başlamış ve yaklaşık 5 dakikalık çalışmanın ardından kazazedeyi bulunduğu yerden çıkartarak sağlık ve kolluk ekiplerine teslim etmiştir.

İtfaiye su altı arama kurtarma ekibimiz 2008 yılında 4 kişilik personel ile göreve başlamış,                İlimiz Büyükşehir olduktan sonra ekipte görevlendirilen yeni personeller ile bu sayı 9’a çıkartılmıştır. İtfaiye Su altı arama kurtarma ekibimiz; gerek il içinde gerekse il dışında pek çok boğulma vakası ve benzeri olaylara her türlü hava ve su şartlarında fedakarca müdahale etmiştir.

Ayrıca olay yeri dikkatle incelendiğinde; bu bölgede daha önce birçok boğulma vakasının meydana geldiği,  bölgenin suya girmek için yasak bir yer olduğu, yüzmek-serinlemek ihtiyacı açısından da son derece riskli ve tehlikeli olduğu görülecektir.

Hal böyle iken söz konusu olaya ilişkin bazı medya organlarında Kurumumuzu rencide edici haber ve yorumlar yapılması son derece üzücü ve manidardır.”

**

Olayda hayatını kaybeden kişinin ağabeyi 3,5 saat diyor, Daire Başkanlığı açıklamasında 2,5 saat anlaşılıyor.

9 kişi birden eğitime mi gitti?

Üstelik te boğulmaların en sık yaşandığı bu mevsimde eğitim zorunluluk ta olsa, ekibin ikiye bölünmesi daha mantıklı değil mi?

Madem 9 kişilik ekip var, 3’erden 3 ayrı ekip yapılır; 3’er 3’er eğitime gönderilir.

Eğer ilgili kurum (kim olduğunu bilmiyorum) bu mevsimde eğitim düzenliyorsa, onlarda da sıkıntı var demektir.

**

İşin özeti şu:

İtfaiye Daire Başkanlığı bu açıklaması ile ehliyetsiz olduğunu göstermiştir.

O zaman geriye yapılacak tek şey var:

Daire Başkanı Cahit Küçükönder’in istifa etmesi ve yerine de ehliyetli birinin görevlendirmesi.

Küçükönder, o makamda 1 saniye bile oturmamalıdır.

Ne diyordu, Başbakanımız:

“Memurlar, ehliyet ve liyakat kriterlerine göre iş yürütür… Tek bir esas var, ehliyet ve liyakat.. Ehliyet ve liyakatın olmadığı yerde başarı olamaz.  Osmanlı Devletinin de bütün büyük Devletlerin de yükseliş dönemlerinde en kritik husus meritokratsidir, yani ehliyet ve liyakata duyulan saygıdır. Tekrar söylemek istiyorum. Tüm memurlar tek bir kriterler değerlendirilecek, ehliyet ve liyakat...”

Eğer, Cahit Küçükönder istifa etmiyorsa da Büyükşehir Belediye Başkanımız Fatih Mehmet Erkoç gereğini yapmalıdır.

**

(NOT 1: Cahit Küçükönder, eski mahalleden tanıdığım biri. Kardeşi de sınıf arkadaşım. Bir alıp veremediğim yok ama işin etik yönü budur..)

(NOT 2: Küçükönder’in istifa etmesi ya da görevden alınması için daha kaç Mehmet boğularak hayatını kaybetmelidir? Bu da merak ettiğim bir soru…)