Sayın Fatih Mehmet Erkoç’un Kahramanmaraş’a Büyükşehir Belediye Başkanı seçildikten sonra medyaya verdiği fotoğraflara bakıyorum da çok üzülüyorum.

Verilen resimlerde kah üç düğmeli ceketinin en üst düğmesini kapatarak, kah vali huzurunda 4 kişilik koltuğa sığıntı gibi oturarak görüntülenmesi içimi acıtıyor.

2013 yılında çıkan bir yasa ile Büyükşehir Belediye Başkanları ilin coğrafi sınırları içerisinde yaşayan herkesin katılımı ve seçimi ile göreve gelmesi öngörülmüş ve 30 Mart 2014 tarihinde yapılan seçimlerle de şehrimize Sayın Erkoç eskilerin deyimi ile Kahramanmaraş’ın Şehr-i emini olarak seçilmiştir.

Seçim döneminde Sayın Başkanın devlet tecrübesinin olmaması, çok genç ve talip olduğu makamı kaldıramayacağı eleştirisi getirilmiş ise de kendisine değil belki ama Genel Başkanı Sayın Erdoğan’a Kahramanmaraşlı hemşerilerimizin var olan teveccühü neticesinde kendisi seçimleri kazanarak çıkan aday olmuştur. Bu konuda kendisine başarı da diledik ve iyi yaptığı her şeyin yanında olacağımızı da ifade ettik tekraren söylemekte mahsur görmüyoruz.

Ancak ilk günden bu güne kadar Sayın Başkanın fotoğraflarında bir protokol dersi almadığı, kendisini seçen tüm şehir halkına ve bulunduğu o makama helal getirmeyecek davranışların kendisine öğretilmediği bu hususta özel bir eğitim verilmediği anlaşılmaktadır.

Evet, şehrin valisi devleti temsil eden en büyük idari mülki amir olsa da Sayın Erkoç’ta ikinci adam olarak o şehirde protokolün en önünde olması gerekiyor. Şehri yönetenler bir toplantı esnasında verilecek resimlere ve bu hassas sıralamaya dikkat etmeli ve masasının önündeki koltuklarda Büyükşehir Belediye Başkanını ağırlamamalıdır.  Protokol kurallarına göre bir vali “şehrin emini” olan kişiyi dört kişi ile yan yana oturtup onun temsil ettiği makamı sıradanlaştırma hakkına da sahip değildir.

Bu çok mu önemli diyeceksiniz elbette çok önemli, bunun anlamını bilmeyenlere izah için biri tarihten diğeri yakın dönemden iki hikâyecik anlatmak istiyorum. Lozan anlaşması yapılacaktır, İsmet Paşa ülkeyi temsilen orada bulunmaktadır, toplantının yapılacağı masa etrafında katılımcıların hepsi aynı tip bir şandelde oturmakta iken, ismet paşaya ayrılan sandalyenin yapısı diğerlerinden değişiktir. İsmet Paşa bu duruma itiraz eder ve sandalye değiştirilmeden o toplantıya katılmaz. Çünkü orada Türk Milletini temsil etmektedir, olayın şahsına ilişkin kısmı mevzubahis bile edilemez.

İkinci ve yakın dönemimize ilişkin örnek de olayı somutlaştırmak için çok öneme haizdir. Hatırlarsınız İsrail bakan yardımcısının biri büyükelçimizi makamına çağırıyor ve görüşme esnasında da resim verdiriyor bu resimde de büyükelçi alçak bir sandalyede oturmuş şekilde görüntüleniyor. Bu görüşme için diplomatik skandal tanımlaması yapılmış ve yazılı ve görsel medyada günlerce feveran halinde ülkeyi bu duruma düşüren büyükelçiye ve İsrailli bakana tepkiler gösterilmiştir.

Evet, çok basit gelse de halkın temsilcisi sıfatına haiz seçilmiş bir belediye başkanı kendisi için değil ama kendisini seçenlerin iradesine saygı için protokol kurallarına azami dikkat etmeli ve bu kuralların uygulanmasını öncelemelidir. Protokol kuralları dışında temsil edilme ve ağırlamalara müsaade etmemeli ve olumsuz görüntülere meydan vermemeli, bu duruma ne kendini ne de halkı düşürmemelidir.

Gerçi bunları ben uydurmuyorum, var olanı yeniden keşfetmek doğru değil ama öğrenmek uygulamak ve halka saygıyı esas yapmak özellikle bu halkın oyunu ve teveccühünü almış belediye başkanının sorumluluğu ve görevidir diye düşünüyorum. Devlette var olan kuralların ivedilikle ilgililer tarafından öğrenilmesi ve normalde skandal sayılacak görüntüleri halkın kanıksamasının önüne geçilmelidir.

Benim Büyükşehir Belediye Başkanım beni temsil ederken, hakkımı hukukumu ve saygınlığımı korumalı ve kollamalıdır. Sürçü lisan ettik ise af ola Allah’a emanet olunuz.