Bir milyon iki yüz bin nüfuslu kocaman şehirde yalınız bir adamım.. öbür dünyadan mesaj geliyor bana dostlar..

    Galiba ben öldüm.. öldüğümü sanıyorum.. ben öldüm de siz yaşıyor musunuz ?

    Regaip Kandilinin tebrik etmek için akşam namazı öncesinde, ve sonrasında bir kısım dostları telefon ile aradım..

    Ekrem Hocaoğulları ağabeyimiz bizden hızlı davrandı ve ilk arayan o oldu.. sonra bizde dostalar aradık. bir çok dostumuz da bizi aradı.. arayanlara teşekkür ediyorum..

    Abdest alıp yatsı namazı ve Sakalı Şeref Ziyareti için Medine camine doğru koştum..

    Cep telefonumu evimde bıraktım , öyle camiye gittim..

    Eski dostları , komşuları görür iki sohbet ederim  diyordum..

    Caminin kapısından giren göz göze geldiklerimle : kafa selamı ile selamlaştık..

    Cami de Hacı Parlak hocam vaaz ve nasihat ediyordu ama, dinleyeni getir !

    Herkesin elinde cep telefonu mesaj okuyor, mesaj yazıyor olduğunu gördüm..

    Galiba ben öldüm ki : bana da bu kadar çok kişi mesaj yazdı. Diye düşünmeye başladım..

    Dikkat ettim: kimse kimsenin yüzüne bakmıyor.. herkes sevgilisi olan cep telefonu ile meşgul.. canım , biricik aşkım cep telefonum der gibi bakıyor !..

    Namaz çıkışı sohbet ederiz diye düşünüyordum ki : hoca dua edip Fatiha demesi ile birlikte herkes cep telefonuna sarıldı..

     Garip ama gerçek: Namazdan çıkan sevgilisi olan cep telefonunu , canı cananı sevgilisi cep telefonunu camii içinde açarak mesaj okuyanlar, yazanları gördüm..

    Yüzümüze bile bakmadılar.. bunların bu halini görünce galiba ben öldüm demeye başladım.. ben öldüm de bunlar yaşıyor mu ? orasını bilemedim..

     Canım sıkkın bir halde eve geldim: whatsaaap den 279 kişi kandil mesaj göndermiş.. tam 403 kişi de kısa mesaj yolu ile bize kandil mesajı göndermiş saat gece 22 gibi..

     Ben bu durumu görünce : ben öldüm galibe demeye başladım.. telefon ile arayan yok, mesaj çok..

     Ben ölmüş olmalıyım ki : Bu dostlar bana Fatiha yerine mesaj göndermişler.. 279 whatsapp ‘a nasıl cevap yazayım, 403 mesaja nasıl cevap vereyim, gözler görmüyor yakını okuyamıyorum.. ben öldüm ölmesine de galiba tüm dostlarda ölmüş olmalı..

     Regaip kandili ya : Sabah namazı için Ulucami’ye geldim..

     Neyse burada yaşayan birkaç sağ olan dost varmış , namaz sonrası zikir ve dua ile onlarla sohbet ettik.. İyiki yaşayan birkaç kişi var mış ? yoksa deliridim..

     Türkiye de 2018 yılında boşanma oranı bir önceki yıla göre yüzde 10 ,79 oranında artış göstermiş.. canı cananı sevgilimiz cep telefonlarımızla ilgilenmekten eşimize, çocuklarımıza, anne ve babamıza , kardeşlerimize, Dede ve Nenelerimize vakit ayıramadığımız için aile düzenimiz kalmadı.. mesajla yetiniyoruz.. dostlar.. Sevgili cep telefonumuz ağ olsun..!

     Evde Anne ve Baba veya Dede ve Nene kalmadığı için çocuklarımızı daha 2-3 yaşında kreşe veriyoruz, aile de eğitim kalmayınca, bu çocuklar akşam eve geldiğinde ise Anne ve Babası güya onu çok sevdiğini göstermek için eline 3 bin -6 bin TL cep telefonunu veriyor, okur yazar değil ama çocuk cep telefonu ile oynayarak sevgili oluyorlar..

     Evde Anna ve Baba, Dede, Nene gibi büyükler olmayan gençlerin evinde yetişen çocuklar aile sevgisinden uzak yalınız bir insan olarak yetişiyor..

     Dini bilgi sıfır, anne ve baba sevgisi sıfır (Telefon vererek sevgi olmuyor) Emmi, Teyze, Hala, Dayı , Dede ve Nene sevgisi ve bağı sıfır 82 Milyon nüfuslu Türkiye Cumhuriyeti Devleti içinde bir şehirde bir köyde yalınız başına yaşayan bir çocuk !.

     Çocuklar böyle büyürken : bizlerde Mahalle kültürümüzü kaybettik..

     Akşam eve geldiğimizde açık büfe gibi en az 5 çeşit yemek olurdu.. Komşudan bir tabak yemek geldiğinde tabağı boş gönderilmezdi..

     Allah ne verdi ise : tabağın içine konar , dolu olarak komşuya geri gönderilirdi.. Örnek, bizde bulgur pilavı varsa, komşunun pirinç pilavına renk katardı..

     Bu bir tabak yemek yokluktan veya muhtaçlıktan değil, bir birine bereket geçsin diye verilirdi.. dua istenirdi. ya bugün var mı veren ? .

     İlk sözümüz : “ Ayıp onların bir tabak yemeğe ihtiyacı mı var ?  oluyor..“ Vallah yeminle söylüyorum o günde kimsenin ihtiyacı yoktu ama bereket olsun, komşumuza kokusu değil kendi gitsin diye verilirdi.. Peki bu gün veren kaç kişi var !

     Sözün sonu : Tüm bunları üst üste koyduğumuz da : Galiba biz Türk Milleti olarak öldük ölmek üzereyiz can çekişiyoruz, bu sebeple Regaip Kandilinde bir mesajla işi bitiriyoruz, bana mesaj yazan, e-mailden yazanlara benim mesajımda bu ! okuyun iyi okuyun, kırk defa okuyun, sonra da gelin : Komşu olalım, cep telefonunu seveceğimize bir birimizi sevelim oturup konuşalım, anne baba, dede, nene , kardeş olalım, aile olalım ailemizi kaybediyoruz dostlar.. birlik olalım büyük aile olalım..

    İyi günler