5-6 Eylül 2014 tarihlerinde CHP’nin 18. Olağanüstü Kurultayı toplanacak…

***

   Bu kurultayda bir Genel Başkanlık mücadelesi yaşanıyormuş gibi olacak dememiz daha doğru bir yorum olacağı kanısındayım…

   Ancak:

   CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte çalışacak olan Parti Meclisi bu kurultayda yeniden belirlenecek... Asıl mücadele PM üyeliği seçimlerinde gerçekleşecek…

***

   CHP’nin tüzüğüne göre Parti Meclisi, kurultaydan sonra partinin en üst karar organıdır… Parti Meclisi, partinin politika ve stratejilerini kontenjan milletvekili ve belediye başkanı adaylarını ve aday belirleme yöntemlerini, bütçe ve bilançoları, milletvekili ve PM üyelerinin disiplin cezalarını, kurultay gündemini, seçim bildirgelerini, yönetmelikleri, hükümet kurma, hükümete katılma, hükümetten çekilme konularını, MYK’nın hazırladığı raporları, karar tasarılarını ve önerileri karara bağlar…

***

   Gerçi Parti Meclisi, fiili durumda, hem daha önceki dönemlerde, hem de Kemal Kılıçdaroğlu döneminde, Genel Başkan, Genel Sekreter ve Merkez Yürütme Kurulu tarafından sık sık “by-pass” edilmiş olsa da veya MYK’nın “noter tasdik organı” gibi kullanılmış olsa da, en azından kâğıt üzerinde, tüzük gereği, Kurultay’dan sonra en yüksek karar organıdır…

***

   Bu bağlamda Parti Meclisi, MYK’nın da üzerindedir. Ayrıca MYK üyeleri de, Parti Meclisi üyeleri içinden seçilmektedir…

   Hatta PM üyeleri milletvekillerinden ziyade her ilden o ili temsilen, halkla barışık birer güçlü isimlerden oluşmalıdır…

***

   Önümüzdeki bir yıl içerisinde önemli bir genel seçim var… Bu seçimler Türkiye’nin kaderini belirleyecek…  Bu genel seçime CHP, 5-6 Eylülde çok olağanüstü bir durum yaşanmazsa, Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde girecek…

***

   2015’teki genel seçime CHP’nin Kılıçdaroğlu liderliğinde girip girmeyeceği ise 5-6 Eylül olağan kurultayında kesenlik kazanacak…

***

   Önümüzdeki genel seçimde de CHP’nin Kılıçdaroğlu liderliğinde alacağı bir seçim yenilgisi, bu defa Genel Başkan değişikliği ile sonuçlanır…

   Ama:

   Ne CHP’nin ne de Türkiye’nin böyle bir lüksü yok… 2015 ‘deki genel seçimleri CHP’nin kaybetmesi demek, parlamenter sistemi kaybetmesi demektir… AKP’nin dinci sivil diktatörlüğünü ve ekonomik sömürü düzenine teslim olmak demektir…

***

   CHP, AKP’yi frenleyecek bir güce kavuşamasa, Erdoğan’ın kafasındaki sistemine geçişi için sayısal çoğunluğu yine AK Partiye kaptırırsa ondan sonra CHP’de gerek kalmayacaktır…

***

   Ancak şu anda gündemde olan konu bu değildir… Gündemde olan konu, CHP’nin Parti Meclisi üyelerinin, dolayısıyla da üst düzey kadrolarının belirlenmesidir.    
   Çünkü CHP önümüzdeki genel seçime bu 18’nci kurultaydan çıkacak isimlerin oluşturduğu kadrolarla girecektir…

***

   Bir siyasi partinin temel omurgası ideolojisidir... Bu ideoloji de kurultay üyeleri tarafından belirlenen programda yer alır… Her üye programda belirlenen ideoloji doğrultusunda söylem ve politika üretmekle yükümlüdür… Partinin ideolojisine aykırı söylemler ve politikalar ortaya koymak olanaklı olmamalıdır…

***

   Partinin ideolojisini kısaca şöyle özetleyebiliriz: CHP, tarihsel süreç bağlamında Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimlerine sahip çıkan, laiklik ilkesini benimseyen, sosyal demokrat bir siyasi partidir…

***

   CHP ideolojisinin iki önemli ayağı vardır: Bunların birisi laiklik, diğeri ise sosyal demokrasidir. Bu ikisi birbirini tamamlayan, birbiriyle çelişmeyen, iki temel unsurdur…

***

   Oysa önceki döneminde laiklik vurgusu ön plana çıkmış, sosyal demokrasi vurgusu arka plana düşmüştür, Kılıçdaroğlu döneminde de sosyal demokrasi vurgusu ön plana çıkmış, laiklik vurgusu arka planda kalmıştır… Oysa CHP’de bu iki unsuru dengede tutabilmek olanaklı olmalıydı…

***

   Üstelik Kılıçdaroğlu döneminde, sosyal demokrasi vurgusu da sadece söylemde kalmış, bu söylem kadrolara ve projelere yeterince yansımamıştır…

***

   İşte 5-6 Eylül 2014 Kurultayı, bu ideolojik tutarsızlığın son bulduğu bir Kurultay olmalıdır ve tarihe böyle geçmelidir… CHP, “Biz kitle partisiyiz” adı altında yamalı bir bohça olmaktan, herkese mavi boncuk dağıtan kimliksiz bir parti olmaktan, omurgasız olmaktan, tutarsız ve çelişkili bir parti olmaktan çıkmalı, sömürülen ve ezilen kitlelerin samimi, güvenilir ve gerçek sesi olmalıdır…

***

   Bu kurultayda Parti Meclisi seçimi, Genel Başkan’ın ve yakın çalışma arkadaşlarının belirlediği blok liste ile değil, herkesin daha kolay aday olmasını sağlayan çarşaf liste ile yapılacağına göre, tüm illerden, yukarıda sözünü ettiğimiz ilkeler doğrultusunda adaylar çıkmalı, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu da, çarşaf listeye, “benim tercihim bu adaylardır” anlamına gelen ek bir anahtar liste ile müdahale etmemeli, edecekse de yine yukarıda sözünü ettiğimiz ilkeler doğrultusunda bir anahtar liste hazırlamalıdır…

***

   5-6 Eylül kurultayı, Kılıçdaroğlu’nun ve CHP yönetiminin, kadrolarını tutarlı bir biçimde oluşturması için son fırsattır…

2015 genel seçimlerinin önemi; demokrasimiz ve parlamenter sistemimiz açısından çok çok önemlidir…

   Bu bağlamda CHP’nin bu kurultayından çıkacak sonuç önemlidir…

   Aksi halde:

   Hem Türk siyaseti için, hem de CHP için bu durum beklide son tango olur...