Sevgili okuyucular, sizlerin beğenisine sunduğum yazılarımın içeriğinde genelde AK Parti ve CHP’ye yer veriyorum. Bu iki büyük partide olan, biten gelişmeleri sizlerle paylaşıyorum. Yazılarımda bu iki partinin olumlu, olumsuz yönlerini de yazıyorum. Zaman zaman da eleştiriyorum. Eleştirmemin ana nedeni de şu, çünkü biri iktidar partisi ülkeyi yönetiyor, diğeri ise yönetmeye talip ana muhalefet yani iktidar alternatifi parti olduğundandır.

AK Parti yaklaşık on yıldır ülke de iktidar. AK Parti siyasi argümanlarını çok kapsamlı uygulamakta. Özellikle Merkez sağda olmak üzere MHP tabanını da içine almıştır. Hata merkez sol ‘dan dan bile hatırı sayılır oy almaktadır.

AK Parti’nin politik arenasındaki cazibesi, MHP’nin tabanı çekmeye yetmiştir. AK Parti, MHP’lileri kendi takımının taraftar sıralarına oturtmayı sağlamış gözükmektedir. AK Parti kıskacında olan MHP Başkente hapsedilen bir Parti görüntüsü vermektedir.

AK Parti tarafından dört biryanı kuşatılmış, Ankara’ya hapsedilmiş bir MHP var artık. Önümüzdeki yerel seçimlerde bu kuşatılmışlığı görmemiz mümkün olacaktır. Seçim barajına takılan “asla iktidar olması mümkün olmaz” denilen Refah ve daha sonra devamı olan Fazilet partisinden ayrılarak AK Partiyi kuranlar, iki bin üç den beri sürdürdükleri iktidarlarını önce MHP tabanına, sonrada merkez sağ ve CHP’ye oy veren bir kısın seçmenlere borçlular hatta solculara borçludurlar.

Mevcut kadrosunu ve örgüt yapısını elinde tutmaya çalışan MHP’yi önümüzde zor günler beklemektedir. Çünkü AK Parti, hükümeti çıkardığı 3.Yargı paketi ile 12 Eylül öncesi işlenen siyasi cinayetlerin faillerini cezaevlerinden çıkarmıştır.

AK Parti Hükümetinin bu icraatı, ülkücü camiada sevinç yaratmıştır. Ülkücülere yaranma politikası izleyen Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve ekibi dolayısıyla, MHP’nin tabanına karabasan gibi çökmüştür.

Ana muhalefet Cumhuriyet Halk Partisine baktığımızda onunda AK Parti’den pek farkı olmadığı açıktır. CHP’de merkez sol’u, sosyal demokratları temsil ettiğini söylemektedir. Rahmetli Bülent Ecevit’in kurduğu ve Sol adına siyaset arenasında yeralan DSP ise CHP’nin gölgesinde kalmaktadır. Siyaseten politika üretmekten uzak kalmıştır. Siyaset üretme mekanizmaları durmuştur. Bu durumda her iki büyük partide kendi kulvarlarında “doping” alarak koşmaya, önlerine çıkabilecek engeli unsurları da temizleyerek yollarına devam edeceklerdir. MHP ve DSP ise bazı istisnalar dışında toplumdan uzak kalmaktadırlar. Dolayısıyla Ankara’ya hapsedilmiş durumdalar.

 

KARABASAN…

Karabasan gibi çöktü üstüne.

Hakim olmuyor ki nefsine,

Dünya dönerse bir gün tersine

İşte o zaman  görürüm sizi.

 

Kırdılar, döktüler bırakmadılar sağlam.

Olanlar, oluyor göz göre göre ve selam,

Ne selam kaldı nede kelam,

İşte o zaman görürüm sizi.

 

MHP, DSP’yi yuttunuz parti koymadınız.

Ülkede sözde fakir fukarayı soymadınız,

Dünyayı yediniz halen doymadınız

İşte o zaman görürüm sizi.

 

Bu dünya yalan ama gerçeği de var.

Böyle giderse başlarına yağar dolu, kar.

Kumar oynar gibi tutarsanız zar

İşte o zaman görürüm sizi.

 

Karakoç, derki bunlar yazmakla bitmez.

Biri iktidara, diğeri Ana Muhalefete oturmuş gitmez

MHP’nin, DSP’nin çilesi çok güçleri yetmez,

İşte o zaman görürüm sizi.